Bülbül`ünAşkı
Günlerden bir gün, bülbül bir beyaz güle rastlamış. Rastladığı anda da sevdalanmış beyaz güle.
Dikenleri ürkütmüş yaklaşamamış bülbül, beyaz güle. Zaman geçtikçe bülbülün beyaz güle sevdası, kara sevdaya dönüşmüş. Beyaz gülün özlemine dayanamaz hâle gelince. Karar vermiş, ne bahâsına olursa olsun beyaz gül ile bir olmalıyım demiş.
Kanatlanıp uçarak, tünemiş beyaz gülün toprağına. Yaklaşmaya başlamış feryad figân ederek beyaz güle, yalvarmış yakarmış.. Yakardıkça yaklaşmış, yalvardıkça acısı artmış. Beyaz gülün dalındaki dikenler derin kesikler açmış bülbülün küçücük yüreğinde. Artık acısını hissedemez hâle
gelince bülbül, düşmüş beyaz gülün toprağına. Kalbindeki derin kesiklerinden kanlar sızıyor ama, acısını hissetmeyen bülbül gözünü beyaz gülden alamıyormuş... Bülbül gözlerini beyaz güle kapatmadan teslim etmiş ruhunu Eş-Şehîd`e... Bülbülün Aşkına hayran olan El-Vedûd, beyaz gülü bübülün aşk rengine boyamış. Açıldıkça başını yere eğdirip, bülbülün bedenini gülün düşen yaprakları ile vuslata erdirip birbirine sarıp sarmalamış... O günden sonra; Aşk şehidi olan bülbül ebedi şükürle, gül ise güzelleştikçe başını eğip gözlerini bülbülün şehid olduğu toprağa dikerek. Aşk rengine boyanmış yapraklarıyla bülbülün kabrini süsleyerek vuslata ererler.
|